Bu insanlarda ahlak ve saygı kalmamış arkadaş. Bakıyorum da şu güzelim ülkemde olan, şu minnacık dünyamızda olan olaylara, insanların birbirini kırıp geçmesi savaşlar vermesi bu kadar kolay mı arkadaş. Nedir bu yani hani durup düşünmeden edemiyor insan. Kendisini Tanrı sanan bazı aymazlar var bence dünyayı yönetmeye çalışan oradan bir ıslık çalıyor hop önüne istediği adamın kellesi altın tepside sunuluveriyor. Yahu arkadaş nerede kaldı insani duygularınız sizin? Nerede o günler? Ya aslında belki de vakti gelecek dünya yetmeyecek insanlara. O yüzden bu savaşlar ki populasyon azalsın ama neden bu şekilde olmak zorunda ki anlayamıyorum. Öyle bir dünya ki bu, kocaman evrende ufak bir kibrit tanesi kadar kalırken, incir çekirdeğini doldurmayacak sebeplerden insanlar birbirleriyle her gün kavga ediyor, alt komşusunu pompalıyla öldürüyor vesaire vesaire. Düşünün belki de ben şu an tüm bunları yazarken aynı anda kim bilir kaç kişi; eşiyle ya da sevgilisiyle yatağında sevişirken, binlerce insan bir yerlerde bomba ve silah sesleri arasında uyuyabilecek, kafasını yaslayabilecek bir yer arar, kimileri "Yarın da acaba iş bulabilir miyim?" diye kendi kendine sorarken, kimileri de "Oh be bugün de ekmeğimizi paramızı kazandık, karnımızı da doyurduk çok şükür." derken bazı varlıklar da "Bugün en son 10 dk öncekiyle beraber son 1 ayda 100.000'inci kişinin ölümüne, 100.000 ailenin ocağına ateş düşmesine ön ayak oldum." diyerek -huzur- içinde uykusuna dalmakla meşgul. Yani neticede demem o ki, bu öyle bir silsile ki siz bir harekette bulunduğunuz takdirde dünyaya karşı, etki-tepki yasasına binaen o da tepkisini dolaylı yoldan gösterir size karşı. Ne kadar boş adam varsa benim gibi de bunları düşünerek kafayı yer, artık öyle bir raddeye gelir ki dünya yansa umruna gitmez. Zaten tüm olaylar size dediğim gibi olumlu ya da olumsuz şekillerde bir şekilde gelip bulacak sizi ve alt üst edecek. Kimisi kaçacak bir delik arayıp "Yer yarılsa da yerin dibine girsem." diye düşünecek, kimisi de mutluluğuna kucak açıp "İyi ki bulmuşum seni/sizi seviyorum." diyerek sevgi sözcükleriyle açılan Aşıklar Kapısı'nı açacak. İşte o zaman zaten onlar için dünya dursa bile o dakikadan sonra cennetin kapıları açılmış olacak. Bir de bekleyenler var bu dünyada, dünyaya hiçbir şey kat(a)madan gidenler. Onlar da göçüp gittikten sonra bu diyardan, tarihin tozlu sayfalarında yok olup gidecekler. Hatırlayanları olmayanlardır onlar. Sadece doğru şeyi bekleyip kendisini onun gelmesiyle açılmaya yemin etmiş bir güle benzetenlerdir onlar. Canı sıkılır, içi acır ama her nedense o doğru sinyalin gelmesiyle, o gücün gelmesiyle kendisini toparlamayı değişmeyi başarmak isteyenlerdir onlar. O vaktin gelmesiyle insanlık adına faydalı birşeyler yapmak isteyenlerdir. O güzel şey dünyasına düştüğündeyse zaten o kişi için dünya cennet olmuştur bile. Siz ona "Dünya yıkılıyor." deseniz bile dönüp size bakmayacaktır çünkü ölse bile uğrunda ölmeye değecek bir amaç bulmuştur çoktan kendisine.
Mahşer günü gelir ve sıra sırat köprüsünden geçmeye gelir. Sağınıza solunuza bakarsınız, uzun sakallısı var, uzun saçlısı var, takkelisi var, zencisi var, beyazı var, çekik gözlüsü var, var oğlu var. Sonra bir bakarsınız köprüden bir bir düşer bu insanlar yavaş yavaş ilerlerken. Aralarında bazıları karşı tarafa geçmeyi başarmıştır. Herkes geçti ve en sona siz kaldınız diyelim. Bir de bakmışsınız ki beraberinde geldiğiniz 5 milyarcık insandan sadece 500 milyonu karşı tarafa geçebilmiştir (faraza). E n'oldu şimdi? Hastayım hastayım dedim inanmadınız n'oldu şimdi?
Günün Özeti:
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder